اَعُوذُ بِاللَّهِ مِـنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيــمِ
بِسْــــمِ اللَّهِ الرَّحْمَـنِ الرَّحِيـمِ

وَذَكِّرْ فَإِنَّ الذِّكْرَى تَنفَعُ الْمُؤْمِنِينَ

Aziz Dostlar!

          Öncelikle şu hususu arz etmek istiyorum: Bu bölümün alt sayfalarında elimizden geldiğince Hutbelerimi yayınlamaya çalışacağım. Bu çalışmalarımız içerisinde gördüğünüz hata ve eksiklikleri Sayfanın sol alt kısmında bulunan, "ZİYARETÇİ DEFTERİ" bölümünden, tarafıma bildirirseniz minnettar olurum.

Yüce Rabbimiz bizleri, Zariyat Suresinde beyan edildiği vechile, kendisine kulluk yapmamız için yaratmıştır. ; 

 

 

وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْاِنْسَ اِلَّا لِيَعْبُدُونِ

"Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım."[1] gerçeğini hepimiz kabul eder, gereğini de yerine getirmeye çalışırız. Biz Mümin'lerden her birimiz, sadece kendimiz için Müslüman değiliz. Yüce Rabbimiz "İman eden Kullarını" bütün bir beşeriyet için vazifelendirmiştir. Bu görevi de;

كُنْتُمْ خَيْرَ اُمَّةٍ اُخْرِجَتْ لِلنَّاسِ تَاْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَتَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَتُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِ وَلَوْ اٰمَنَ اَهْلُ الْكِتَابِ لَكَانَ خَيْرًا لَهُمْ مِنْهُمُ الْمُؤْمِنُونَ وَاَكْثَرُهُمُ الْفَاسِقُونَ

“Siz insanlar için çıkarılmış en hayırlı bir ümmetsiniz. Marufu emreder, münkerden nehyedersiniz. Ve Allah'a inanırsınız. Ehl-i kitab da inanmış olsaydı kendileri için hayırlı olurdu. İçlerinde iman edenler olmakla beraber, çoğu gerçek dinden çıkmış fasıklardır.”[2](Yani sizler iyiliği emr ve kötülüğü de nehyeden müminlersiniz.) diyerek açıklamıştır.

bir diğer Ayeti Kerimede ise;

3.104*************وَلْتَكُنْ مِنْكُمْ اُمَّةٌ يَدْعُونَ اِلَى الْخَيْرِ وَيَاْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَاُولٰئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ

''Sizden hayra çağıran, marufu emreden, münkerden vazgeçirmeye çalışan bir ümmet bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir."[3]  buyurarak, Müslümanlardan bir grubun daima, yeryüzünün ıslahı görevini de ifa etmeleri gerektiğini, bunun bir kulluk vazifesi olduğunu beyan etmiştir. Bir diğer Ayeti Celile’de ise; “Mü'min erkekler ve mü'min kadınlar birbirlerinin velileridirler. İyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler ve Allah'a ve Resûlü'ne itaat ederler. İşte Allah'ın kendilerine rahmet edeceği bunlardır. Şüphesiz, Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.”[4] Buyrularak konuya biraz daha açıklık getirilmiştir.

          Muhterem kardeşim!

          Her bir Müslüman, Efendimiz’in sav beyan ettiği şekilde bu görevini ifa etmelidir.

         SAV Buyurdular ki: "Sizden kim bir kötülük görürse onu eliyle değiştirsin; buna gücü yetmezse diliyle kötülüğün durumunu anlatsın; buna da gücü yetmezse kalbiyle ona buğzetsin. Bu ise imanın en zayıf derecesidir."[5]

      İslam’ın her bir ferdi durumuna göre kötülüklerle mücadele edecek, hakkı ve hakikatı yaşayacak ve anlatacaktır. İnsanları Allahın dinine çağıracak. Ta ki Allah’ın şu sözü yerine getirilmiş olsun:

16.125*************اُدْعُ اِلٰى سَبيلِ رَبِّكَ بِالْحِكْمَةِ وَالْمَوْعِظَةِ الْحَسَنَةِ وَجَادِلْهُمْ بِالَّتى هِىَ اَحْسَنُ اِنَّ رَبَّكَ هُوَ اَعْلَمُ بِمَنْ ضَلَّ عَنْ سَبيلِه وَهُوَ اَعْلَمُ بِالْمُهْتَدينَ

“İnsanları Rabbinin yoluna maharetli bir yöntemle ve güzel öğütlerle çağır, onlarla üslupların en güzel, en etkilisi ile tartış. Hiç şüphesiz Rabbin, yolundan sapanları herkesten iyi bildiği gibi, doğru yolda olanları da herkesten iyi bilir.”[6]

         Kıymetli Dostlar!
         
         Konumuzun başında yazdığımız, Zariyat Suresinde de gösterildiği gibi, bize öğüt vermek ve öğüt tutmak düşer.

51.55*************وَذَكِّرْ فَاِنَّ الذِّكْرٰى تَنْفَعُ الْمُؤْمِنينَ

“Ancak yine de hatırlat, çünkü hatırlatmak, mü'minlere fayda verir.”[7]

İslam’ın, yaşanarak ve anlatılarak korunması ve yaygınlaştırılması (irşad ve tebliğ), Müslümanların toplumsal vazifelerinin başında gelir.

Konumuzu Efendimiz sav’in şu ikaz edici tavsiyeleri ile bitirmek istiyorum:

"Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin olsun ki, ya iyiliği emreder kötülükten alıkoyarsınız ya da Allah kendi katından sizin üzerinize bir azap gönderir. O zaman dua edersiniz de duanız kabul edilmez."[8]

"İyileriniz zâlimlerinize yardakçılık eder; fıkıh kötülerinizin, saltanat da küçüklerinizin eline geçer. İşte o zaman fitnenin hücumuna uğrar ve birbirinize düşersiniz."[9]  ''(Bu zamanda ise) açık günahlar herkese zarar verir, kötüler iyilere musallat olur, iyilerin de kalbi mühürlenir, lânetlenirler. Fitne günlerinde ise (İslamı yaşama ve yaymada) sabırlı olmak, ateşi kor halinde elde tutmak gibidir."[10]

"Sizde iki sarhoşluk ortaya çıkmadıkça Allah tarafından gelen Hak Din (İslam) üzere devam edersiniz: Cehâlet sarhoşluğu ve (seküler) dünyaya aşın düşkünlük. Siz iyiliği emreder, kötülüğe engel olur ve Allah yolunda cihad ederken, içinizde dünya sevgisi oluşuverince iyiliği emretmez, kötülüğe engel olmaz ve Allah yolunda cihadı bırakırsınız. O gün Kitap ve sünnetin emirlerini yaymaya çalışanlar Ensâr ve Muhâcirlerden İslâm'a ilk giren kimseler gibidirler.''[11] 

ÇALIŞIP ÇABALAMAK BİZDEN,
BAŞARI İSE HER ŞEYİ ELİNDE TUTAN YÜCE RABBİMİZDENDİR.

 

YAŞAR KAPKARA
8 Ocak 2015
Vezirköprü