Y A Ş A R K A P K A R A
  İbadet (Vaaz)
 
1- NAMAZ VE KULLUK BİLİNCİ
2- HACCA GENEL BAKIŞ


3-

1- NAMAZ VE KULLUK BİLİNCİ

اَعُوذُبِاللَّهِمِـنَالشَّيْطَانِالرَّجِيــمِ

بِسْــــمِاللَّهِالرَّحْمَـنِالرَّحِيـمِ

اُتْلُ مَا أُوحِيَ إِلَيْكَ مِنَ الْكِتَابِ

وَأَقِمِ الصَّلَاةَ إِنَّ الصَّلَاةَ تَنْهَى عَنِ الْفَحْشَاء وَالْمُنكَرِ

وَلَذِكْرُ اللَّهِ أَكْبَرُ وَاللَّهُ يَعْلَمُ مَا تَصْنَعُونَ

صدق الله العظيم

Pek Kıymetli müminler!

Bizleri yoktan var edip yaratan ve yaşatan,

Kendisine kul, Habibine sav Ümmet yapan

İslamla şereflendirip, Kalplerimizi imanla süsleyen Rabbimize Hamd olsun.

 Bize Rabbimizi tanıtan, Kuranı anlatan

Mücdeci ve Münzir olan Efendimize salat ve selam olsun.

 Allahın rahmeti bereketi Efendimizin âline ashabına ve bütün müminlerin üzerine olsun.Amin!

 Değerli Cemaat!

 Bu gün sizlere Namaz ve Namazın Mümin üzerindeki etkilerinden bahsedeceğim.

 Nedir Namaz?

 Namaz, İslâm’ın beş şartından biridir.

وَأَقِيمُواْ الصَّلاَةَ وَآتُواْ الزَّكَاةَ وَارْكَعُواْ مَعَ الرَّاكِعِينَ

Kur'an’ın birçok yerinde; “namazı kılınız ve zekâtı veriniz … " [1] diye emredilen namazın  farziyeti, Kitap, Sünnet ve İcmâ ile sabittir.

 Namaz: Dilimize Farsça’dan geçmiş olup; “Tâzim için eğilmek, kulluk, ibadet” anlamlarına gelmektedir.

Arapça‘’Salât’’ kelimesinin karşılığı olarak da: “Dua etmek, ibadet etmek, bağışlanma dilemek, yalvarmak” gibi mânalara gelmektedir.

Terim olarak “Salat” kelimesi; “tekbirle başlayıp, kıyamı, kıraatı, ruku ve secdesi olan, kade-i ahirinde selamla son bulan ruhi, bedeni ve kavli bir ibadettir.”

 “Salat” kelimesinin çoğulu “Salavât’tır.”

“Salat” kelimesi İsmi Fail olarak, namaz kılan kişi anlamında “Musallî”, İsmi Mekan olarak da namaz kılınan yer manasında “Musallâ” olarak kullanılır.

 Namaz, Kur'an'da doksandan fazla ayette zikredilir.

 

Namaz, hicretten bir buçuk yıl kadar önce Mi'rac (İsrâ) gecesinde farz kılınmıştır. Enes b. Mâlik'ten rivâyete göre özet olarak şöyle demiştir:

وعن أنس رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال:

فُرِضَتْ عَلى النَّبىِّ  لَيْلَةً أُسْرِىَ بِهِ الصَّلاَةُ خَمْسِينَ،

ثُمَّ نَقَصَتْ حَتَّى جُعِلَتْ خَمْساً،

ثُمَّ نُوَدِى يَا مُحَمَّدٌ:

إنَّهُ لاَ يُبَدَّلُ الْقَوْلُ لَدَىَّ،

وَإنَّ لَكَ بِهذِهِ الخَمْسِ خَمْسِينَ.

 Hz. Enes (r.a) anlatıyor: "Rasûlullah (a.s)'a Mi'râc'a çıktığı gece elli vakit namaz farz kılındı. Sonra bu azaltılarak beşe indirildi. Sonra da şöyle hitap edildi:

"Ey Muhammed! Artık, nezdimde (hüküm kesinleşmiştir), bu söz değiştirilmez. Bu beş vakit, (Rabbinin bir lütfu olarak on misliyle kabul edilerek) senin için elli vakit sayılacaktır." [2]

 Kuranı Kerimde Namazın farziyeti ifade edilirken;

فَاِذَا قَضَيْتُمُ الصَّلٰوةَ

فَاذْكُرُوا اللّٰهَ قِيَامًا وَقُعُودًا وَعَلٰى جُنُوبِكُمْ

فَاِذَا اطْمَاْنَنْتُمْ فَاَقٖيمُوا الصَّلٰوةَ

اِنَّ الصَّلٰوةَ كَانَتْ عَلَى الْمُؤْمِنٖينَ كِتَابًا مَوْقُوتًا

"Namazı kıldığınızda, gerek ayakta, gerek otururken ve gerek yan yatarak  hep Allah'ı anın. Güvene kavuştunuz mu namazı tam olarak kılın. Çünkü namaz, mü'minlere belirli vakitlere bağlı olarak farz kılınmıştır."[3] Buyrularak Namazın vakitli bir ibadet olduğu vurgulanmıştır.

 Hadisi Şerifte de,

عن عبداللّه بن عمر بن الخطاب (ر عنهما)، وقال له رجلٌ: ألاَ تَغْزُو؟ فقال: إنى سمِعْتُ رسُولَ اللّهِ  يَقُولُ

إنّ الاسلامَ بُنِىَ علَى خمسٍ:

شَهادَةِ أنْ لاَ إلَهَ إلاّ اللّهُ،

وَأنّ مُحمّداً عَبْدُهُ وَرَسُولهُ،

وإقَامِ الصّلاَةِ، وَإيتاءِ الزَّكاةِ،وَحجِّ البَيْتِ،وصَوْمِ رَمَضَانَ

Abdullah İbnu Ömer İbni'l-Hattâb (r.a)'ın anlattığına göre, bir adam kendisine: Gazveye çıkmıyor musun?" diye sorar. Abdullah şu cevabı verir: "Ben Hz. Peygamber sav'i şöyle derken işittim, buyurmuştur:"İslâm beş esas üzerine bina edilmiştir: Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed'in O'nun kulu ve elçisi olduğuna şehâdet etmek, namaz kılmak, oruç tutmak, Kâbe'ye haccetmek, Ramazan orucu tutmak" [4]

 Namazın İslamın 5 temelinden biri olduğu zikredilmiştir.

                  صلوا كما ريتموني اصلي

         “Beni nasıl namaz kılarken görüyorsanız, öylece namaz kılın.“[5]

        Yüce Rabbimiz,

اُتْلُ مَا أُوحِيَ إِلَيْكَ مِنَ الْكِتَابِ

وَأَقِمِ الصَّلَاةَ إِنَّ الصَّلَاةَ تَنْهَى عَنِ الْفَحْشَاء وَالْمُنكَرِ

وَلَذِكْرُ اللَّهِ أَكْبَرُ وَاللَّهُ يَعْلَمُ مَا تَصْنَعُونَ

‘’Sana vahyedilen Kitabı oku ve namazı kıl. Muhakkak kinamaz hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah'ı anmak elbette en büyük ibadettir. Allah yaptıklarınızı bilir.‘‘ [6]

 Yani Namaz Kılan Mümin, Namaz kılışıyla çevresindeki insanlara ve yaşadığı topluma şu mesajı vermektedir:

 “Ey insanlar! Bilin ki ben bir Mümin’im. Günde beş defa, beni gören ve gözeten, bana imkan verip beni hesaba çekecek olan Alemlerin Rabbi, Allaha, O’nun emir ve yasaklarına uymam hususunda tekmil veriyorum.Ben hayatımın tamamını O’na adadım.

 Ey İnsanlar! Bilin ki benden size, asla bir zarar gelmez.Bana inanın ve bana güvenin, çünkü Rabbim bana Mümin (güvenen ve güvenilen) diye isim koydu.

 Aziz Müslümanlar!

 Her birimiz namaz kılarken bu şuurla namazımızı kılmalıyız.İnanın ancak bu şuurla kılanan namaz kişiyi kurtarır ve dünya ve ahiret belalarına karşı bize kalkan olur.

 Beş vakit namaz farz kılınmadan önce, Hz. Peygamber'in ibadet tarzı   Cenâb-ı Hakkı ve O’nun yüceliğini tefekkür etmek şeklinde idi.Sabah ve akşam olmak üzere ikişer rekat namaz kıldığı da nakledilir.

 Namaz sadece Muhammed Ümmetine farz kılınmamış bizden önceki Ümmetlere de farz kılınmıştır.[7] Bu hususta Kuranı Kerimden bir kaç misal verelim.

 Hz. İbrahim as ile alakalı olarak da;

رَبَّنَا اِنّى اَسْكَنْتُ مِنْ ذُرِّيَّتى بِوَادٍ غَيْرِ ذى زَرْعٍ عِنْدَ بَيْتِكَ الْمُحَرَّمِ

رَبَّنَا لِيُقيمُواالصَّلوةَ فَاجْعَلْ اَفْدَةً مِنَ النَّاسِ تَهْوى اِلَيْهِمْ

وَارْزُقْهُمْ مِنَ الثَّمَرَاتِ

لَعَلَّهُمْ يَشْكُرُونَ

"Rabbimiz! Ben çocuklarımdan bir kısmını namazı dosdoğru kılmaları için, senin Beyt-i Haram'ının yanında, ekinsiz bir vadiye yerleştirdim. Artık sen de insanlardan bir kısmını onlara meylettir. Ve onları bazı meyvelerle rızıklandır ki şükretsinler." (İbrahim, 14/37),

Hz. Şayb As’ın Namazı kafirlerin ağzından bakın nasıl anlatılıyor.

قَالُواْ يَا شُعَيْبُ أَصَلاَتُكَ تَأْمُرُكَ أَن نَّتْرُكَ مَا يَعْبُدُ آبَاؤُنَا أَوْ أَن نَّفْعَلَ فِي أَمْوَالِنَا مَا نَشَاء إِنَّكَ لَأَنتَ الْحَلِيمُ الرَّشِيدُ

  “Dediler ki: Ey Şuayb! Babalarımızın taptıklarını (putları), yahut mallarımız hususunda dilediğimizi yapmayı terketmemizi sana namazın mı emrediyor? Oysa sen yumuşak huylu ve çok akıllısın!“ (Hûd, 11/87)

Bir taraftan kul ile Yaradanı arasında irtibat kurduran namaz aynı zamanda toplumun gidişatına yön veren ve ses çıkarttıran namaz.

 Yine Hz. Mûsa'dan bahsedilirken,

اِنَّنى اَنَا اللّهُ لَا اِلهَ اِلَّا اَنَا فَاعْبُدْنى

وَاَقِمِ الصَّلوةَ لِذِكْرى

"Şüphe yok ki ben, ben Allah'ım, benden başka ilâh yoktur. O halde Bana ibadette bulun ve Beni anmak için namaz kıl." (Taha, 20/14) 

 Lokman as oğluna namazı emrederken;

يَا بُنَىَّ

اَقِمِ الصَّلوةَ

وَاْمُرْ بِالْمَعْرُوفِ وَانْهَ عَنِ الْمُنْكَرِ

وَاصْبِرْ عَلى مَا اَصَابَكَ

اِنَّ ذلِكَ مِنْ عَزْمِ الْاُمُورِ

 ‘’Ey Oğulcuğum! Namaz kıl, iyiyi emredip kötüden sakındır, başına gelene sabret; doğrusu bunlar azmedilmeye değer işlerdir.’’ [8]

 Yani sen önce Namazınla Allaha bağlan ve nefsini arındır, sonra da namazından aldığın gücün ve sabrınla, toplumu hayra yönlendirmek için iyilikleri emret ve kötülükleri de yasakla ki Allah katında çok makbul bir iş yapmış olasın.

Kıymetli Müminler!

 Bu hususta Peygamber Efendimizin şu Hadisi Şeriflerine de bir göz atalım.

    Hz. Peygamber sav, Muaz b. Cebel ra'i Yemen'e Vâli olarak gönderirken ona görev alanıyla alaklı olarak şu talimatı vermiştir:

"Sen ehli kitap olan bir topluma gidiyorsun.

Onları ilk önce Allah'a kulluk etmeğe çağır. Allah'ı tanırlarsa,

Allah'ın onlara gecede ve gündüzde beş vakit namazı farz kıldığını söyle. Namazı kılanlarsa;

Allah’ın onlara, zenginlerinden alınıp yoksullara verilmek üzere zekâtı farz kıldığını söyle.

İtaat ederlerse, bunu onlardan al,

insanların mallarının en iyisini alma,

mazlumun bedduasından sakın. Çünkü onun duasıyla Allah arasında perde yoktur" [9]

 

وَمَا اُمِرُوا اِلَّا لِيَعْبُدُوا اللّهَ

مُخْلِصينَ لَهُ الدّينَ حُنَفَاءَ

وَيُقيمُوا الصَّلوةَ

وَيُؤْتُوا الزَّكوةَ

وَذلِكَ دينُ الْقَيِّمَةِ

"Oysa onlar, tevhid inancına yönelip, dini yalnız Allah'a tahsis ederek O'na kulluk etmek, namazı kılmak ve Zekâtı vermekle emr olunmuşlardır. İşte doğru din budur" (Beyyine, 98/5).

فَاَقيمُوا الصَّلوةَ وَاتُوا الزَّكوةَ

وَاعْتَصِمُوا بِاللّهِ هُوَ مَوْليكُمْ

فَنِعْمَ الْمَوْلى وَنِعْمَ النَّصيرُ

"Namazı kılın, zekâtı verin ve Allah'a samimiyetle bağlanın. O, sizin mevlânızdır. O, ne güzel Mevlâ ve ne güzel yardımcıdır" (Hacc, 22/78).

 Nasıl ki Zekat Müminler arasındaki bir bağ ise, Namaz da Kul ile Allah arasında bir bağdır. O halde kim Allah ile arasındaki bağı güçlendirmek istiyorsa Namazını ikame etmelidir.

 

BiR MÜSLÜMANA NAMAZ NE ZAMAN FARZ OLUR?

Namaz ergenlik çağına gelmiş, akıllı her müslümanın üzerine farzdır. Efendimiz buyurdular ki:

وعن عمرو بن العاص رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: قالَ(صعلم):

مُرُوا أوْلاَدَكُمْ بِالصّلاََةِ وَهُمْ أبْنَاءُ سَبْعٍ،

وَاضْرِبُوهُمْ عَلَيْهَا وَهُمْ أبْنَاءُ عَشْرٍ،

وَفَرِّقُوا بَيْنَهُمْ في المَضَاجِعِ

Amr İbnu'l-Âs (r.a) anlatıyor: "Rasûlullah (a.s) buyurdular ki: "Çocuklarınıza, onlar yedi yaşında iken namazı emredin. On yaşında olunca namaz(daki ihmalleri) sebebiyle onları (hafifçe) dövün, yataklarını da ayırın."[10]

 “Namaz dinin direği, ibadetlerin en üstünüdür.“ Yüce Allah'a karşı en önemli ibadet görevimiz günde beş defa kıldığımız namazlarımızdır. Erginlik çağına gelen, akıllı her müslümana günde beş vakit namaz kılmak farzdır.

 Namaz, bizi yaratan, yaşatan, sayısız nimetleri veren yüce Allah'a karşı bir kulluk görevimizdir.

 Namaz kılanlar, Allah'ın emrini yerine getirerek, kulluk borçlarını ödemiş ve Allah'ın hoşnutluğunu kazanmış, dünya ve ahiret mutluluğuna kavuşmuş olurlar.

 Kıymetli Müslümanlar!

 Allahın yarattığı her şey kendi lisanıyla Rabbini zikrederler. Bu husus Kuranda şöyle ifade edilmektedir:

تُسَبِّحُ لَهُ السَّموَاتُ السَّبْعُ وَالْاَرْضُ وَمَنْ فيهِنَّ وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِه وَلكِنْ لَا تَفْقَهُونَ تَسْبيحَهُمْ اِنَّهُ كَانَ حَليمًا غَفُورًا

‘’Yedi gök ve yer ve bunların içinde bulunanlar O’nu tesbih ve tenzih ederler. Hiçbiri  hariç olmaksızın hepsi O’na hamd ile tesbih eder. Fakat siz onların tesbihini iyi anlamazsınız. O, hakikaten Halkimdir, Yarlığayıcıdır.‘‘  (İsra, 17/44)

Bir diğer Ayeti Celilede ise,

اَلَمْ تَرَ اَنَّ اللّهَ يُسَبِّحُ لَهُ مَنْ فِى السَّموَاتِ وَالْاَرْضِ وَالطَّيْرُ صَافَّاتٍ كُلٌّ قَدْ عَلِمَ صَلَاتَهُ وَتَسْبيحَهُ وَاللّهُ عَليمٌ بِمَا يَفْعَلُونَ

Görmez misin ki, göklerde ve yerde bulunanlarla dizi dizi kanat çırpıp uçan kuşların Allah'ı tesbih ettiklerini? Her biri kendi tesbihini ve duâsını bilmiştir. Allah, onların yapmakta olduklarını hakkıyla bilir. (Nur, 24/41)

Hatta nasıl ki Namaz kılan Müslümanlar namazlarında kıyam, rüku, secde ve ka’de yaparken uzanıp kısalıyorlarsa cisimler de gölgeleriyle Allah’a hususi bir teslimiyet ve ibadet kastı ile her gün uzanıp kısalırlar.

 NAMAZLARI CEMAATLE EDA ETMEK VE NAMAZIN İŞLEVİ

 Kıymetli Müminler!

 Namazın kişiyi kötülükten ve fuhşiyyattan uzak tuttuğunu, kişiyi Yüce Yaratıcıya  bağladığından bahsetmiştik.

 Biraz da namazın toplumsal hayata etkisinden bahsedelim.

 Namazın cemaatle edası müekked sünnetlerdendir.

 

Ø    Yani Namazla müslümanlar her gün beş defa bir imamın ardından toplu halde namazlarını eda ederler. Imam Kurandan okurken cemaat susar ve Fatihanın ardından ‘‘Amin‘‘ der.

 

Ø    Aslında bu, toplumu yöneten insanlar Kuran ve sünnetle hüküm verdikleri müddetçe, cemiyetin buna tabi olması anlamına da gelir.

 

Safların Düzeni Ile Alakalı Hadisi Şerifler:

 

“Saflarınızı düz tutunuz. Omuzları bir hizaya getiriniz. Aralıkları kapayınız. Saf düzeni için elinizden tutup çeken kardeşlerinize yumuşak davranınız. Şeytanın girebileceği boşluklar bırakmayınız. Allah, safları bitişik tutanların gönlünü hoş eder. Safları bitişik tutmayanlara Allah nimetlerini lutfetmez.” [12]

 

“Saflarınızı sık tutunuz. Safların arasını yanaştırınız. Boyunlarınızı bir hizâya getiriniz. Canımı elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, saffın boş kalmış aralıklarından şeytanın bodur, kılsız siyah koyun gibi girdiğini görüyorum.” [13]

 

"Safları düz tutunuz. İleri geri durmayınız. Sonra kalpleriniz de birbirinden farklı olur. Aklı başında ve bilgili olanlarınız benim arkamda, onlardan sonra gelenler daha arkada, daha sonra gelenler daha arkada dursunlar."[14]

 "Saflarınızı düzeltiniz, yoksa Allah Teâlâ'nın aranıza düşmanlık sokacağını iyi biliniz."[15]

 Ø    Yukarıdaki hadisi Şerifleri incelediğimizde namaz içinde safların sık tutulması, asla boşluk bırakılmaması, safların sık tutulmasında Allah’ın rahmeti, gevşek tutulduğunda ise şeytanın o boşlukları doldurduğunu anlıyoruz. Yine aynı zamanda İslam Toplumunda insanların birbirinden uzak durması halinde, şeytanın fitne ve fesadına bir gönderme yapılarak;‘eğer namazı ve cemaati terkeder yada aranızı açık tutarsanız, büyük bir fesada uğrarsınız. Hatta idarecileriniz de istikametini şaşırır. Böylece toplumsal olarak fesada sürüklenirsiniz.‘ mesajı verilmekte.

 Merhum Mehmet Akif ERSOY’un

Girmeden bir millete tefrika, düşman giremez,

Toplu vurdukça gönüller, onu top sindiremez.

Sen, ben desin efrat, aradan vahdeti kaldır.

Milletler için, işte kıyamet o zamandır.

dizelerinde işaret edilen bu tehlike Allahın Mescidlerinde O’nun Kitabı okunarak yapılan bir ibadetle ortadan kaldırılmaktadır.

 

Ø    Yine Müslümanların Namazlarıda aynı istikamete yönelmeleri ile de toplumsal hedef ve istikamette yön birliği sağlanmış olmaktadır.

        Böylece  Namaz,  Sağlam bir İslam Toplumu inşa etmiş olur.

 Yüce Rabbimiz:

مَنْ جَاءَ بِالْحَسَنَةِ فَلَهُ عَشْرُ اَمْثَالِهَا 

وَمَنْ جَاءَ بِالسَّيِّئَةِ

فَلَا يُجْزى اِلَّا مِثْلَهَا وَهُمْ لَا يُظْلَمُونَ

“Her kim bir iyilik ile gelirse kendisi için onun on misli vardır. Ve her kim bir kötülük ile gelirse o ancak onun misli ile cezalandırılır. Ve onlar zulme uğramazlar.“ (En’am, 6/160)

Peygamber Efendimiz buyurdular ki:

وعن ابن عُمَرَ رَضِيَ اللّهُ عَنْهما قال: قَالَ رَسُولُ اللّهِ:

صَلاَةُ الْجَمَاعَةِ أفْضَلُ مِنْ صَلاَةِ الْفَذِّ بِسَبْعٍ وَعِشْرينَ دَرَجَةً،

وَرُوِيَ بِخَمْسٍ وَعِشْرِينَ.

İbnu Ömer (r. anhümâ) anlatıyor: "Rasûlullah (a.s) buyurdular ki:"Cemaatle kılınan namaz  münferid kılınan namazdan  yirmi yedi derece üstündür."

"Yirmi beş derece" diye de rivayet edildi."[16]

Süleyman Çelebi buna işaretle;

Sen ki, mirac eyleyüb ettin niyaz

Ümmetin miracını kıldım namaz,    beytini irad etmiştir. 

 

   Aziz Müminler!

   Namaz, aynı zamanda her bir müslüman için, arınma ibadetidir.

Efendimiz sav: “Bir kimse evinde güzelce temizlenir, sonra Allah’ın farzlarından bir farzı yerine getirmek için Allah’ın evlerinden birine giderse, attığı adımlardan her biri bir günahı silip yok eder; diğer adımı da onu bir derece yükseltir.” [17]  

Yine namaz aynı zamanda toplumu kötülerden ve kötülüklerden arındırma ve koruma işlevi görmektedir.

Hz. Şuay as’ın namazı gibi.

 NAMAZDAKİ TESBİHAT VE ZİKİRLER

Mü’minlerin namazdaki hareketlerine bakalım: Müslüman Yönünü Allah cc’ın emri üzere Kabeye çevirmiştir. Önce ayakta durur, ellerini kaldırır ve  اللّهُ أكْبَرُ  (Allah en büyük) der. Böylece Allah’tan başka her şeyden vazgeçer ve O’nun iradesine boyun eğer. Rabbinin azametine hamd-u senada bulunduktan sonra, ilahi azamet karşısında kendisini o kadar mütevazı hisseder ki, eğilir ve hürmet ifadesi olarak başını indirerek

سُبْحَانَ رَبِّىَ الْعَظِيمِ

‘’Yegane azamet sahibi olan Rabbimin şanını yüceltirim’’der.

Sonra kalkar ve kendisini hidayete eriştirdiği için Allah’a hamd eder,

سَمِعَ اللّهُ لِمَنْ حَمِدَهُ، اللَّهُمَّ رَبَّنَا لَكَ الْحَمْدُ

‘‘Allah kendisine hamd edeni işitti, Ey Allahım hamd sanadır‘‘ der; ve secdeye kapanır, kemal-i tevazu ile başını yere koyar ve

سُبْحَانَ رَبِّىَ الْاَعْلَى

‘’Yegane yüce olan Rabbimin şanını yüceltirim’’  der.

قال رسولُ اللّهِ:

إذَا رَكَعَ أحَدُكُمْ فلْيقُلْ ثَلاثَ مَرَّاتٍ:

سُبْحَانَ رَبِّىَ الْعَظِيمِ، وَذلِكَ أدْنَاهُ،

وَإذَا سَجَدَ فلْيقُلْ:

سُبْحَانَ رَبِّىَ الْاَعْلَى ثلاَثاً، وَذلِكَ أدْنَاهُ.

İbnu Mes'ud (r.a) anlatıyor: "Resûlullah (a.s) buyurdular ki: "Sizden biri rükû edince üç kere "Sübhâne rabbiyel azîm (Büyük Rabbim (her çeşit kusurdan) münezzehdir" desin. Bu, en az miktardır.

Secde yapınca da üç kere "Sübhâne Rabbiye'l a'lâ" desin. Bu da en az miktardır." [18]

 Sonra bu hareketleri tekrar ederek, Allah’ın huzurunu, O’nunla doğrudan doğruya  ve şahsen karşılaşmak için O’nun yardımını diler. İki varlık karşılaştığı zaman, daima bir selam alış-verişi vardır, Müslüman bizzat Hz. Peygamberin miraçta Allah ile arasında geçmiş olan karşılıklı selamlaşma tabirlerini kullanır (Tahiyyat’ı okur).

 وعن ابن مسعود رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: عَلَّمَنِى رَسُولُ اللّهِ  التَشَهُّدَ، كَفِّى بَيْنَ كَفّيْهِ كَمَا يُعَلِّمُنِى السُّورَةَ مِنَ الْقُرآنِ:

التَّحِيَّاتُ للّهِ وَالصَّلَوَاتُ وَالطَّيِّبَاتُ،

السَّلاَمُ عَلَيْكَ أيُّهَا النّبىُّ وَرَحْمَةُ اللّهِ وبَرَكَاتُهُ،

السَّلاَمُ عَلَيْنَا وَعَلى عِبَادِ اللّهِ الصَّالِحِينَ،

أشْهَدُ أنْ لاَ إلهَ إلاّ اللّهُ وَأشْهَدُ أنّ مُحَمّداً رَسُولُ اللّهِ.

İbnu Mes'ud (r.) anlatıyor: "Rasûlullah (a.s) bana, avucum avuçlarının içinde olduğu halde, Kur' ân'dan sûre öğretir gibi teşehhüd'ü öğretti." "Dil, beden ve mal ile yapılan bütün ibadetler Allah’a mahsustur. 

(Et-Tahiyyât, kavlî ibadetlerdir;

Es-Salavât ise fiilî ibadetlerdir,

Et-Tayyibât da mâlî sadakalardır.)

Ey Nebi, sana selamolsun, Allah'ın rahmet ve bereketleri de senin üzerine olsun.

Selam bizim üzerimize ve Allah'ın sâlih kulları üzerine de olsun.

Şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur, yine şehadet ederim ki Muhammed Allah'ın Resulüdür."

 Namaz içinde söylemiş olduğumuz Kelimei Şehadetle Allah ve Rasülüne olan imanımızı, tabiri caizse,O’nun huzurunda bizzat O’na bir kez daha yenilemiş, tecdidi iman yapmış oluyoruz.

İşte İslam’da insanın en fazla yükselişi, hem de günde beş defa olmak üzere, Cenab-ı Hakk’ın huzurunda oluşu ve Hz. Muhammed’in miracının hatırası olarak Allah tarafından mü’minlere hediye edilen namaz budur. (İbadetler İlmihali, Doç. Dr. Vecdi Akyüz, C.1, s.89-91)

Bütün bu hayır ve bereketlerin namazda kazanılması için namaz kılanın da huşu içerisinde olması gerekir. Çünkü Allahü Teala Müminun Suresinde,

 قَدْ اَفْلَحَ الْمُؤْمِنُونَ

اَلَّذٖينَ هُمْ فٖى صَلَاتِهِمْ خَاشِعُونَ

Mü'minler, gerçekten kurtuluşa ermişlerdir. Onlar ki, namazlarında derin saygı içindedirler.‘‘[19]

 Bir Allah Dostuna Sordular:

“–Bir kul, namazda nasıl huşûa erer?”

O da cevâben:

“–Dört şeyle, buyurup şunları beyân etti:

1. Helâl lokma,

2. Abdest sırasında gafletten uzak durmak,

3. İlk tekbîri alırken kendini huzûrda bilmek,

4. Namaz dışında da Hakk’ı aslâ unutmamak, yâni namazdaki huzûr, sükûn ve mâsiyetten uzakta durma hâlini namazdan sonra da devâm ettirebilmek.”

 Adamın birisi Behlül Dana’ya, Huşu’nun ne olduğunu sormuş. O da adama hiç unutmaması için bakın huşuyu nasıl anlatmış.

Kadı‘dan iki tane zabıta görevlisi ister ve onlara, bu adama bir oyun oynamalarını ister. İki zabıta adamı tutuklarlar ve Sultan hakkında kötü düşündüğü ihbar edildiğini ve cezasının da idam olduğunu ancak bir tas sütü şehrin içinde hiç dökmeden taşıması halinde affolacağını söylerler. Zabıtalar adamı pazaryerinden geçirirler ki orada kavga eden insanlar da vardır. Bir düğün alayının yanından da geçerler ki orada eğlenen nara atan gençler vardır. Daha nice bu benzer yerlerden geçen adam, nihayet sütü dökmeden son hedefe varmıştır. Kan ter içinde kalan adam kelleyi kurtarmanın huzur ve mutluluğunu yaşarken, Behül Dana adamın yanına gelir ve ona, süt tası elinde dolanırken, nerelere uğradığını ve kimleri gördüğünü sorar. Adamsa, süt tasından başka hiç kimseyi görmediğini ve nerelere uğradığını da hatırlamadığını söyler.

Bunun üzerine Behlül Dana işte, nasıl ki kendi meşgalenden ve kelleyi kurtarmak için kendi işinden, başka hiç bir şeyi düşünmedin ve hatırlamıyorsan, Huşu da Allahın azabından kurtulmak için, sadece kendi amellerinle uğraşıp, başka hiç kimsenin amellerini görmemendir.‘der

 Evet Aziz Dostlar!

Allahın bizden istediği huşu da bu olsa gerek. Namazı bu huşu ile kılmak ve hayatı bu hal üzre sürdürmek.

 NAMAZ KILMAYANLAR DURUMLARI

مَا سَلَكَكُمْ فٖى سَقَرَ
74.43*************
قَالُوا لَمْ نَكُ مِنَ الْمُصَلّٖينَ

"Sizi Sekar'a (cehenneme) ne soktu? Derler. Onlar şöyle derler: "Biz namaz kılanlardan değildik." [20] rtfSndPly*74.43*

 فَخَلَفَ مِنْ بَعْدِهِمْ خَلْفٌ

اَضَاعُوا الصَّلٰوةَ

وَاتَّبَعُوا الشَّهَوَاتِ

فَسَوْفَ يَلْقَوْنَ غَيًّا

“Nihayet onların peşinden öyle bir nesil geldi ki, bunlar namazı bıraktılar; nefislerinin arzularına uydular. Bu yüzden ileride sapıklıklarının cezasını çekecekler.“[21]

Yani Namazın terkedilmesiyle  Allah cc ile olan bağ koparılır. Allah cc ile bağını çözenlerin bağı ve bağlantısı ise şeytan ve hevası ile olacak. Böylece  şehvetlerinin esiri olup cehennemi boylarlar.

Yine hepimizin çok iyi bildiği Maun Suresınde de Rabbımiz namazlarını şeklen kıldığı halde, namazıyla ruh ve ahlakını şekillendiremeyen insanları da şöyle uyarmaktadır:

 107.4*************فَوَيْلٌ لِلْمُصَلّٖينَ

اَلَّذٖينَ هُمْ عَنْ صَلَاتِهِمْ سَاهُونَ

اَلَّذٖينَ هُمْ يُرَاؤُنَ

وَيَمْنَعُونَ الْمَاعُونَ

‘’Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki,Onlar namazlarını ciddiye almazlar.Onlar (namazlarıyla) gösteriş yaparlar.Ufacık bir yardıma bile engel olurlar.‘‘[22]

إنَّ بَيْنَ الرَّجُلِ وَبَيْنَ الشِّرْكِ وَالكُفْرِ تَرْكَ الصَّلاةِ.

Cabir ra şöyle dedi. Rasûlullah sav’i şöyle derken işittim. “Gerçekten kişi ile küfür ve şirk arasındaki fark namazı terk etmektir.”[23]

 İmamı Azama nisbet edilen şu veciz söze bir kulak verelim:

Namaz kılmayan kafir olmaz,

Ancak namazı kafirler kılmaz.

اِلَّا مَنْ تَابَ وَاٰمَنَ وَعَمِلَ صَالِحًا فَاُولٰئِكَ يَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ وَلَا يُظْلَمُونَ شَيْپًا

جَنَّاتِ عَدْنٍ الَّتٖى وَعَدَ الرَّحْمٰنُ عِبَادَهُ بِالْغَيْبِ اِنَّهُ كَانَ وَعْدُهُ مَاْتِيًّا

“Ancak tövbe edip inanan ve salih amel işleyenler başka. Onlar cennete, Rahmân'ın, kullarına gıyaben vaad ettiği "Adn" cennetlerine girecekler ve hiçbir haksızlığa uğratılmayacaklardır. Şüphesiz O'nun va'di kesinlikle gerçekleşir.“[24]

Şeyh Şamil Ruslarla yaptığı savaşlardan birinde çok ciddi yara alır ve yirmi gün kadar baygın yatar. Uyandığında annesini başında gören O büyük komutanın annesine sorduğu ilk soru,

‘’Anne namaz vakti geçti mi’’ olmuştur. Ne büyük Adamsın ey Şeyhlerin Mücahid Şeyhi.

  

ÖZET

 Değerli Kardeşlerim!

 Konumuzu özetleyecek olursak;

 1. Namaz Allah'ı Zikir Ve Ona Olan Güvenin  Beyanıdır.

فَاذْكُرُونِي أَذْكُرْكُمْ وَاشْكُرُواْ لِي وَلاَ تَكْفُرُونِ

O halde beni anın, ben de sizi anayım. Bana şükredin de nankörlük etmeyin. (Bakara, 2/152)

 

2. Namaz Dinin Direğidir

الصَّلاةُ عِمَادُ الدِّينِ

Efendimiz (a.s); "Namaz dinin direğidir." buyurdu. (Beyhaki, Sünen)

3. Namaz Verilen Nimetlere Karşı Allah'a Bir Teşekkürdür

لَئِن شَكَرْتُمْ لأَزِيدَنَّكُمْ وَلَئِن كَفَرْتُمْ إِنَّ عَذَابِي لَشَدِيدٌ

“Eğer şükrederseniz, elbette (nimetlerimi) artıracağım” (İbrahim, 14/7)

4. Namaz Vaktin Planlı Kullanılmasını Öğretir

Namazla bir günü beş parçaya bölen müslümana, ömrünü kullanırken de plan yapmasını, kademeli olarak başarıya odaklanmasını istemektedir.

 5. Namaz Bütün Müminlerin Allahın Huzurunda Eşit Olduğunu Hatırlatır.

Namaz; zengini fakiri, âmiri memuru ve her seviyedeki insanı camide yanyana getirir ve insan olarak Allah katında eşit olduklarını, aralarında insan olmak bakımından bir fark olmadığını öğretir.

Ebu Leheb, Ebu Talib'in vefatından sonra  Peygamber Efendimizi Onu Himaye etmek niyeti ile yanına çağırır.

Amcasının davetine icabet eden Hz. Peygamber'e,Ebu Leheb şu soruyu sorar:

“Ben Müslüman olursam bana ne var?”

Hz. Peygamber de ona:

“Herkese ne varsa, sana da o var?”

“Beni herkesle bir tutan din olmaz olsun!”

6. Namaz Müminin Mîracıdır

O yükseliş ki, dünya ve içindekilerin yükünden ve bağından kurtularak, insanın,kendini katına ve rızasına çağıran Rabbinin emrine uyarak, yaratıldığı ilk günkü gibi temiz olması ve temizlenebilmesidir.

 7. Namaz Sağlığı Olumlu Şekilde Etkiler

İslâm dini temizliğe büyük önem vermiş, namazın sahih olabilmesi için beden, elbise ve mekan temizliğini şart koşmuştur.

 8. Kıyamet Günü İlk Soru Namazdan Olacaktır.

İnsanlar öldükten sonra dirilecekler ve Allah'ın huzurunda dünyada yaptıklarının hesabını vereceklerdir. O gün Müminlere ibadetlerden ilk sorgulama namazdan olacaktır. Nitekim Peygamberimiz şöyle buyurmuştur;

إِنَّ أَوَّلَ مَا يُحَاسَبُ بِهِ الْعَبْدُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ مِنْ عَمَلِهِ صَلاَتُهُ

فَإِنْ صَلُحَتْ

فَقَدْ أَفْلَحَ وَأَنْجَحَ

وَإِنْ فَسَدَتْ فَقَدْ خَابَ وَخَسِرَ

“Kulun kıyamet gününde, hesabı ilk önce sorulacak ameli namazdır. Eğer namazı dürüst çıkarsa kurtulmuş ve kazanmıştır. Eğer namazı düzgün çıkmazsa kaybetmiştir.” [25]

 Böylece kişi günde beş defa o büyük hesap gününe hazır olup olmadığını da kontroledecektir.

 9. Namaz Günahlara Kefarettir.

Namaz öyle faziletli bir ibadettir ki, iki namaz arasında işlenen günahların silinmesine vesile olur.

 

Peygamberimiz (a.s) bu konuda buyuruyor ki:    

وعن أَبي هُريرة رضي اللَّه عنهُ أَنَّ رسول اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال : «الصَّلواتُ الخَمْسُ، والجُمُعةُ إِلى الجُمُعَةِ ، كفَّارةٌ لما بَيْنهُنَّ ، ما لم تُغش الكبَائِرُ » رواه مسلم .

Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullahsallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Büyük günahlardan kaçınıldığı müddetçe, beş vakit namaz ile iki cuma, aralarında işlenen küçük günahlara keffârettir.” [26]

 NAMAZ KIL KARDEŞİM [27]

 Namaz kıl kardeşim,bil ki bütün huzur burda

Namazla yürüyenler girer uhrevi yurda

Namazın ne olduğunu Rasüle bir sorda

Der ki: Hakk bağın  Namaz ise, bırakmaz darda

Peygambere biad, Halık‘a ahiddir namaz

İmana en büyük delil, hem şahiddir Namaz

Mümin için Mahşerde ilk sualdir Namaz,

Cevabın verene İlahi Moraldir Namaz

 Hz. Âişe Validemiz ra anlatıyor: "Bir gece uyandığımda,  Allah Rasûlü'nü yanımda göremedim. Aklıma, diğer hanımlarından birinin yanına gitmiş olabileceği ihtimali geldi. El yordamıyla etrafı yokladım. Elim ayağına dokundu. O zaman Allah Resûlü'nün namaz kılmakta olduğunu anladım. Başı secdedeydi. Kulak verdim, hıçkıra hıçkıra ağlıyor ve şöyle yakarıyordu:”

 "Allah’ım! Senin gazabından senin rızana sığınırım.İkabından affına sığınırım.Allah’ım! Başka değil, senden yine sana sığınırım. Zâtını senâ ettiğin ölçüde, seni senâ etmekten âciz olduğumu itiraf ederim."[28]

"Senin komşuluğun, yakınlığın, azizliktir. Senin senâ ve övülmen, yücedir. Senin ordun mağlup edilemez. Sen vaadettiğin şeyde, vaadinden dönmezsin. Senden başka ilâh, senden başka mâbud da yoktur." [29]

 وَسَلَامٌ عَلَى الْمُرْسَلِينَ

وَالْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

 

 YAŞAR KAPKARA

VEZİRKÖPRÜ CEZAEVİ VAİZİ

2014 VEZİRKÖPRÜ



[1]  Bakara, 2/43

[2][Buhârî, Bed'ül-Halk 6, Enbiya 22, 43, Menâkıbu'l-Ensâr 42; Müslim, Îman 259, (162); Tirmizî, Salât 159, (213); Nesâî, Salât 1, (1, 217-223).]

[3](Nisa, 4/103).

[4]Buhârî, İman 1; Müslim, İman 22; Nesâî, İman 13, (9, 107-108);  Tirmizî, İman 3, (2612)).

[5] Buhari, Ezan, 18, I, 155

[6]Ankebut, 29/45)

[7] Bakara, 2/83; Maide, 5/12; Yunus, 10/87;  Hud, 11/87; İbrahim, 14/37,40; Meryem, 19/31,35;  Taha, 20/14,132; Embiya, 21/73

[8]  (Lokman, 31/17),

[9]  (Buhari, Zekat, 41, 63, Meğazi, 60, Tevhid, 1).

[10]Ebû Dâvud, Salât 25, (495, 496); Tirmizi, Salat , 299 (407).] (Şamil İslam Ans. Namaz maddesi).


[12]
  Ebû Dâvûd, Salât 93, 98

[13]   (Ebû Dâvûd, Salât 93; bk. Nesâî, İmâmet 28)

[14]   Müslim Salât 122. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Salât 95; Tirmizî, Salât 54; Nesâî, İmâmet 23, 25,26; İbni Mâce, İkâmet 45

 [15]   Buhârî, Ezân 71; Müslim, Salât 127. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Salât 93; Tirmizî, Mevâkît 53; İbni Mâce, İkâmet 50.

[16]   [Buharî, Ezan 30, 31; Müslim, Mesacid 249, (650); Tirmizî, Salat 161, (215); Nesâî, İmamet 42.]

[17]   (Müslim, Mesâcid 282

[18][Ebû Dâvud, Salât 154, (886); Tirmizî, Salât 194, (261).]

[19]  (Muminun, 23/1,2.)

[20](Muddessir, 74/42,43.)

[21](Meryem, 19/59)

[22]  (Maun, 107/4,5,6,7.)

[23]  (Müslim, İman 134)

[24](Meryem, 19/60,61)

[25](Tirmizî, Salât, 305)

[26](Müslim, Tahâret 14. Ayrıca bk. Tirmizî, Mevâkît 46; İbni Mâce, İkâmet 79)

[27] Yaşar Kapkara

[28]  (Müslim, salât 221-222; Ebû Dâvûd, salât 148.)

[29]  (Tirmizî, daavât 90; Ebû Dâvûd, edeb 97; Heysemî, Mecmeu'z-zevâid, X /124.)



2- HACCA GENEL BAKIŞ


وَلِلّهِ عَلَى النَّاسِ حِجُّ الْبَيْتِ مَنِ اسْتَطَاعَ اِلَيْهِ سَبيلًا وَمَنْ كَفَرَ فَاِنَّ اللّهَ غَنِىٌّ عَنِ الْعَالَمينَ

“Yoluna güç yetirenlerin o evi (Kâbe’yi) ziyaret etmeleri Allah’ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkar ederse bilmelidir ki Allah bütün insanlardan müstağnidir.”( Al-i İmran, 3\97)

 

Peygamberimiz sav buyuruyor:

وَلَيْسَ لِلْحَجَّةِ الْمَبْرُورَةِ ثَوَابٌ إِلا الْجَنَّةُ

“Mebrur haccın sevabı ancak cennettir.”( Tirmizi, Hac, 738)

 

Bir diğer Hadisi Şerifinde Peygamberimiz sav buyuruyor:

قالَ : « العُمْرَةُ إلى العُمْرِةِ كَفَّارةٌ لما بيْنهُما ، والحجُّ المَبرُورُ لَيس لهُ جزَاءٌ إلاَّ الجَنَّةَ » . متفقٌ عليهِ

"Bir umre, diğer umreye arada işlenenler için kefarettir. Hacc-ı Mebrûr'un karşılığı cennetten başka bir şey olamaz!" (Buharî, Umre 1; Müslim, Hacc 437, (1349)

 

 Kıymetli Müminler!

 

Hac; İnsanlığın atasını Adem Babamızla as Havva Anamızın dünyaya geldikleri, Tevbe ettikleri, buluştukları ve yaşadıkları zamanı ve mekanları ziyaret etmek, zamanın başlangıcına giderek insanlığımızın hikayesini yaşamaktır.

فَتَلَقَّى آدَمُ مِن رَّبِّهِ كَلِمَاتٍ فَتَابَ عَلَيْهِ إِنَّهُ هُوَ التَّوَّابُ الرَّحِيمُ

“Bu durum devam ederken Âdem, Rabbinden bir takım ilhamlar aldı ve derhal tevbe etti. Çünkü Allah tevbeleri kabul eden ve merhameti bol olandır.” ( Bakara 2/37)

 

 Hac; Allah için İbrâhimî bir çağrı ve Müslümanca bir koşuştur.

وَاَذِّنْ فِى النَّاسِ بِالْحَجِّ يَاْتُوكَ رِجَالًا وَعَلٰى كُلِّ ضَامِرٍ يَاْتٖينَ مِنْ كُلِّ فَجٍّ عَمٖيقٍ


“İnsanlar arasında haccı ilan et ki, gerek yaya olarak, gerek uzak yollardan gelen yorgun develer üzerinde sana gelsinler.“  (Hac Suresi  22/27)

 

لَبَّيْكَ اللَّهُمَّلَبَّيْكَ.لَبَّيْكَ لَا شَرِيكَ لَكَلَبَّيْكَ اِنَّ الْحَمْدَ و النعمة لك و الملك لا شريك لك

“Buyur Allah’ım  buyur. Çağrını duydum da geldim. Eşi ve ortağı olmayan Allahım. Muhakkak ki Hamd sanadır. Nimet de mülk de senindir. Senin eşin ve ortağın yoktur.“

 

Hac; Hacer annemiz gibi, bir çocuğuyla ıssız bir çöle tek başına bırakıldığında, “Bunu sana Rabbin emrettiyse, O bizi zayi etmez, Allah bizeyeter. O bizi korur“ (İbrahim Sûresi 14/37. Ayet Tefsirine bakdiyereken zor durumda ve yokluk anlarında bile,bir taraftan teslimiyet göstermek,diğer yandan da Sa’y ve gayrete sarılmak, Teslimiyet, Tevekkül ve Sa’y üçgeninde iyi bir kul olabilmektir.

 

رَّبَّنَا إِنِّي أَسْكَنتُ مِن ذُرِّيَّتِي بِوَادٍ غَيْرِ ذِي زَرْعٍ عِندَ بَيْتِكَ الْمُحَرَّمِ رَبَّنَا لِيُقِيمُواْ الصَّلاَةَ فَاجْعَلْ أَفْئِدَةً مِّنَ النَّاسِ تَهْوِي إِلَيْهِمْ وَارْزُقْهُم مِّنَ الثَّمَرَاتِ لَعَلَّهُمْ يَشْكُرُونَ

“Rabbimiz! Ben çocuklarımdan bir kısmını namazı dosdoğru kılmaları için, senin Beyt- i Haram'ının yanında, ekinsiz bir vadiye yerleştirdim. Artık sen de insanlardan bir kısmını onlara meylettir. Ve onları bazı meyvelerle rızıklandır ki şükretsinler.”

(İbrahim Sûresi 14/37)

 

 Evet,

Hac; “Babacığım emrolunduğun şeyi yap, inşaallah beni sabredenlerden bulacaksın“ ayetini yerinde okumak, İsmâili bir teslimiyetleAllah’a bağlanmaktır.

 

فَلَمَّا بَلَغَ مَعَهُ السَّعْيَ قَالَ يَا بُنَيَّ إِنِّي أَرَى فِي الْمَنَامِ أَنِّي أَذْبَحُكَ فَانظُرْ مَاذَا تَرَى قَالَ يَا أَبَتِ افْعَلْ مَا تُؤْمَرُ سَتَجِدُنِي إِن شَاء اللَّهُ مِنَ الصَّابِرِينَ

 

“Vakta ki yanında koşmak çağına erdi, ey yavrum! dedi ben menamda görüyorum ki ben seni boğazlıyorum, artık bak ne görüyorsun! ey babacığım dedi: ne emrolunuyorsan yap! beni inşaallah sabirînden bulacaksın.” (Saffat Suresi 37/102)

 

 Hac; Hz. İbrahim olup evladını, Hz İsmail olup Kendini Allah’a adayabilmektir.

  

Hac; Hz Adem as’den Hz Peygamberimize uzanan İslamın serüvenini ve son Din İslam‘ın, sıcak çöl ve kara taşların bağrında nasıl yeşerdiğini gözlemlemek, Mekke’deki Sabır ve Olgunlaşma Devletinden Medine’nin Tebliğ, Hühüm ve Şükür Devletine nasıl geçildiğini anlamaktır.

 

يُرِيدُونَ أَن يُطْفِؤُواْ نُورَ اللّهِ بِأَفْوَاهِهِمْ وَيَأْبَى اللّهُ إِلاَّ أَن يُتِمَّ نُورَهُ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ

“İstiyorlar ki Allahın nurunu ağızlariyle söndürsünler, Allah da razı olmuyor, ancak nurunu itmam eylemek dileyor, kâfirler isterlerse hoşlanmasınlar” (Tevbe Suresi 9/32)

 

 

Hac; Bilâl’in çölde zulüm altında iken iddia ettiği “Allahü Ekber“ gerçeğini,  Mekke‘nin fethi ile birlikte, Kâbe‘nin üzerindeki “Allahü Ekberi“ ile isbat edilişidir.

  

Allah ve Rasülünün Misafirliğine Hazırlanan Kıymetli Müslümanlar!

  

Hac; Hayatı, şeytani-nefsani-dünyevi alandan kurtarıp İlâhi İhram alanında, koruma alanına almaktır.

 

قَدْ أَفْلَحَ مَن زَكَّاهَا

وَقَدْ خَابَ مَن دَسَّاهَا

“Nefsini temizlemiş olan şüphe yok ki, felâha ermiştir. Ve muhakkak ki, nefsini noksana düşüren de hüsrâna uğramıştır. ” (Şems 91/9)

 

 

فَأَمَّا مَن طَغَى “Artık her kim azgınlık etmiş,”  وَآثَرَ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا Dünya hayatı tercih eylemiş ise” فَإِنَّ الْجَحِيمَ هِيَ الْمَأْوَى Kuşkusuz onun varacağı yer cehennemdir.  (Naziat Suresi 79/37-39)

وَأَمَّا مَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّهِ وَنَهَى النَّفْسَ عَنِ الْهَوَى  “Her kim de rabbının makamından korkmuş ve nefsi hevadan nehy eylemiş ise”  فَإِنَّ الْجَنَّةَ هِيَ الْمَأْوَى  “Kuşkusuz onun varacağı yer cennettir.” (Naziat Suresi 79/40,41)

 

 Hac; Arafat Dağında, Cebeli Rahmet Tepesinde Ademce bir yalvarışı ve buluşmayı, Muhammedi bir duruşu, Mahşeri bir Hayatı gerçekleştirmektir.

  

Hac; Müzdelifede sular gibi Allahın Beytine doğru çağlamak,

Minada,

Taş  (Şeytana ve Şeytani Güçlere karşı mücadele)

Baş  (Allaha Kurban Adamak ve Adanmak

Traş  (İlayi Kelimetullah uğrunda gerekirse başımı veririrm.)

amellerinin temsili görüntüsü ile ilahi sırları seyretmektir.

 

 Hac; Beytullahın etrafındaki zahiri dönüşü, zamanın akışının tersine O’nun emirlerinin etrafında ilahi bir dönüşe çevirebilmektir. Yaratıcının emrinde yaradılmışlarla yaradana doğru yol alabilmektir.

اهدِنَا الصِّرَاطَ المُستَقِيمَ

“Hidayet eyle bizi doğru yola”  (Fatiha Suresi 1/6 )

 

 Hac; Kâbe’nin etrafında ve Safa-Merve tepeleri arasında ibadet şuuruyla Iztıba ve Remel yaparken, aynı zamanda, düşmanlara  karşı da İslam Kardeşliğinin, birlik ve gücünü gösterebilmektir.

 

وَأَطِيعُواْ اللّهَ وَرَسُولَهُ وَلاَ تَنَازَعُواْ فَتَفْشَلُواْ وَتَذْهَبَ رِيحُكُمْ وَاصْبِرُواْ إِنَّ اللّهَ مَعَ الصَّابِرِينَ

“Hem Allaha ve Resulüne itaatten ayrılmayın ve birbirinizle niza'laşmayın sonra içinize korku düşer ve devletiniz elden gider ve sabırlı olun çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.” (Enfal  Suresi 8/48)

  

            Mubarek Beldenin Kıymetli Yolcuları!

Hac; Dünya Müslümanlarının her yıl Mukaddes Beldelerde ibadet kastıyla biraraya gelerek kendi sorunlarını ve çözüm yollarını ortaya koymaları, geçen bir yılın muhasebesi, gelecekyılın da planlamasının yapılmasıdır.

Yani Hac, birlikte düşünme, karar alma ve eylem sürecidir. Düşünme,

Karar Alma

Eylem Birliği’dir,

  

Hac; Hirada Cebrail As’ın ilk Vahyini düşünmek, Sevr’de “bittik artık“ denildiği, dünya gözüyle bakıldığında bütün ümitlerin bittiği bir anda “Korkma ben sizinleyim“ diye gelen İlâhi desteği hissetme, ardından kurulacak olan Medine İslam Devletinin planları mağaralarda düşünebilmektir.

 

 إِذْ هُمَا فِي الْغَارِ إِذْ يَقُولُ لِصَاحِبِهِ لاَ تَحْزَنْ إِنَّ اللّهَ مَعَنَا فَأَنزَلَ اللّهُ سَكِينَتَهُ عَلَيْهِ وَأَيَّدَهُ بِجُنُودٍ لَّمْ تَرَوْهَا

“… iki kişiden biri olarak mağaradayken Allah O'na yardım etmişti. Hani O arkadaşına «Üzülme, Allah bizimle beraberdir» diyordu….” ( Tevbe Sûresi 40)

 

 Hac; İslamın evrenselliğini gösterme ve isbat zamanıdır. Renklerin, Irkların,Ülkelerin, Cemaatların, Mezheblerin, efendilerin dindarlık anlayışından ve dar kalıplarından çıkıp, taassup duvarlarını aşarak, İslamın birleştirici ve bütünleştirici ruhunu yaşamaktır. Malkom X gibi (8)

 

إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ إِخْوَةٌ فَأَصْلِحُوا بَيْنَ أَخَوَيْكُمْ وَاتَّقُوا اللَّهَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ

“Mü'minler ancak kardeştirler. Onun için iki kardeşinizin aralarını düzeltin ve Allahdan korkun ki rahmete şayan olasınız.”  (Hucurat 49/10)

Hac; Mânen yenilenme ve arınmadır,

            Patoza giren bir buğday başağı, bir fındık gibi.

Temizleniz ve tane tane çıkar dışarı. Ve biz ona HACI deriz.

 

Hac; Dünyada Allah ve Rasülüne Misafir olma bahtiyarlığı, Ahirette de Cenetle mücdelenmedir.

 

“Hac ve umre yapanlar Allah’ın elçileri (misafirleri) dir. Onlar Allah’a dua etseler, derhal dualarına Allah icabet eder. Eğer kendileri için af ve mağfiret talep ederlerse Allah hemen mağfiret eder.” (İbn Mâce, Menâsik, 5.)

 

“Hac ve umreyi peş peşine yapınız. Çünkü bu ikisi, körüğün demir, altın ve gümüşteki pası yok ettiği gibi, fakirliği ve günahları yok eder. Makbul hac için karşılık, ancak Cennet’tir.” (Tirmizî, Hac, 2) 

DUA

Ey Allahın Çağrısına Lebbeyk Allahümme Lebbeyk Diye Cevap veren Bahtiyar İnsanlar!

 Yolunuz açık olsun.

Yolculuğunuz berketli.

 Zenbiniz mağfur olsun.

Dualarınız makbul.

 Dostunuz Alllah, Rasülü ve Müminler olsun.

Dostluğunuz daim.

 Haccınız mebrur olsun.

Karşılığı Cennet.

 Ya Rab!

Her birimize Cennetinde giydirilsin taç.

Kendinden başkasına eyleme bizi muhtaç.

 Hamdimiz sana olsun.

Salat ve Selam Rasülüne.

 Allah’ın Rahmeti ve Bereketi,

Dünya ve Ahiretin bütün hayırları sizlerin üzerine olsun.

 

AMİN 

 YAŞAR KAPKARA

2014 AŞIKKUTLU EĞİTİM MERKEZİ

 





GERİ

 
 
  Bugün 3 ziyaretçi (5 klik) kişi burdaydı! ALLAHIM! İÇİMİZDEKİ ZALİMLER YÜZÜNDEN BİZİ CEZALANDIRMA! AMİN!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol